Sihir Arapça bir kelimedir ve Türkçe'deki karşılığı
Büyüdür.
Büyü halk arasında yaygın olarak bilinen şekliyle, bir takım dualar ve efsunlarla, yapan veya yaptıran kişilerin niyetlerine göre gerçekleşen,
büyücülerin yazdıkları anlaşılmaz yazılar ve çizgilerle yapılan kötülükler ve pek çok konuda iyi veya kötü niyetli olarak yapılan tılsımlar; insanların istemedikleri şeyi kötü ruhların etkisiyle yapar hale gelmeleri ve bu konuda zorlanmalarıdır.
Büyü yapanların
büyüye alet edilen bilgiye sahip olmaları yeterlidir.
İslam aleminde de bazı ayet ve dualar kullanılarak
büyüler, sihirler yada bir başka deyimle tılsımlar yapıla gelmiştir. Bazı
büyülerde çeşitli emtialar kullanılmakla beraber çoğunlukla bitkilerden yararlanılmıştır. Bu
büyülerde de amaç kişileri istem dışı bir etki altına almaktır.
Çok değişik çeşitleri olan büyüler yapılmaktadır. Bunlar çok eskilerden beri insanlar tarafından yapılmaktadır.
Mesela bir mum heykelcik ile bir insanı öldürebilirsiniz.
Bir sabun ile bir kişiyi öbür tarafa gönderebilirsiniz. Bazen bir iplik üzerine düğüm atmakla da birisinin kısmetini veya bazı organlarını bağlayabilirsiniz, kurutabilirsiniz.
Bazen de yenilecek olan maddelere okunarak yapılabilir, veya bir ipliğe düğüm atılarak yapılabilir, genellikle muska diye tabir ettiğimiz ameliyelerle yapılmaktadır.
Büyü yapmak çok tehlikelidir. Allah korusun insanı dinden çıkartmaz ama çok büyük günahkâr yapar. Bir çok büyü usulü vardır.
Sihrin en büyük tesiri ruhlar üzerindedir, fikirleri bozar, kalpleri çeler, ahlakı perişan eder, toplumların altını üstüne getirirler. Şu halde sihrin aslı yoktur diye aldanmamalıdır.
İçlerinde Ehli Sünnet alimlerinin de bulunduğu bir kısım kimseler,
büyünün etkisine inanmayıp, Allah'ın izin vermediği hiçbir şey gerçekleşemez diyerek, Mutelize'ye uygun bir görüşle Allah böyle şeylere izin vermez demişlerdir. Ancak bu görüş çok isabetli olmasa gerektir. Çünkü dünya bir imtihan yurdudur. Burada her şey sebepler dairesinde cereyan eder. İnsan, ister iyiyi, isterse kötüyü tercih edip istesin, Allah o fiili yaratır. Elbette her şeyi yaratan Allah'tır. Allah kötü şey yaratmaz demek, güya kötülüklerden Allah'ı tenzih etmek anlamına geliyor gibi görünüyor. Ancak o zaman var olan kötülüklere başka bir fail ve yaratıcı aramak akla geliyor ki, bu Allah'ı kötü işlerden ve şerlerden tenzih etme adına bile olsa şirke giden açık bir yoldur. Her şeyi yaratan Allah'tır. Kul ister Allah yaratır. Bunun hayır ve şer olması fark etmez.
ÇORUMLU MEHMET ALİ HOCA
Elmalılı Hamdi Yazır, ünlü tefsirinde sihri şöyle tarif ediyor; "Lugat anlamıyla sihir, her ne olursa olsun, sebebi gizli olan ince şey demektir. Nitekim fecir vaktinin başlangıcına da, ufuk çizgisinin inceldiğinden dolayı "sin"in fethi ile "sehar" denilir. Bu anlamda, yani sebebi gizli olan şeyleri bilmek ve tanımak anlamıyla sihrin küfür olmayacağı açıktır. Ancak dini geleneklerdeki anlamıyla sihir sadece bu demek değildir. Sebebi gizli olmakla beraber, gerçeğin aksine tahayyül olunan yıldızcılık, şarlatanlık, hilekarlık yolunda cereyan eden herhangi bir şey demektir. Halk dilinde de bu anlamda kullanılır; yani sihir denildiği zaman bu anlaşılır ve bu da çirkin bir şeydir. Çünkü bunda esrarengiz bir şekilde hakkı batıl, batılı hak; hakikati hayal, hayali de hakikat olarak göstermek vardır. Nitekim 'İnsanların gözlerini büyülediler' (Ar'af 7/116), 'Sihirler sayesinde ipleri ve sopaları onun hayalini
büyüledi, çünkü onlar gerçekten yürüyor gibiydiler' (Taha 20/66) buyurulmaktadır. Bununla beraber özel olarak bazı övgüye değer şeyler ve gerçekler için iyi manada kullanıldığı da olur."
Müslümanlar büyüyü
Museviler, Suriyeliler, İranlılar, Geldaniler ve Yunanlılardan almışlardır. Bu kavimlerin eski çağlardan kalmış
büyü kitaplarından yararlanmış,
büyüyü ona göre uygulamışlar, aynı yöntemi kullanmışlardır. Çeşitli dönemlerde yazılan kitaplarla ve daha çok büyücülerin sırları, gizli duaları, müritlerine aktarma özel deyimiyle el verme- yöntemiyle çok evvelki zamanlardan günümüze kadar, büyü her çağda beslenmesine yardımcı bir ortam bulmuştur.
Müslümanların büyüye
olan tutkularının nedeni cinlere olan inançlarına bağlanmıştır. Cinlerin varlığına inandıklarından, onlar vasıtasıyla kötülük gelebileceğine de inanmışlardır. (İslam Ansiklopedisi)
Kur'an-ı Kerim, büyü
konusunda Müslümanları net bir şekilde uyarmakta ve
büyünün kaynağı konusunda da bilgi vermektedir. Bu konuda en çok başvurulan Kur'an-ı Kerim suresi Bakara'dır ve bu surenin 102. ayetidir. Bu ayette Babil'e imtihan için gönderilen Harut ve Marut isimli iki meleğin hikayesinden bahsedilir. Aynı ayette, mührü ile meşhur Hz.Süleyman'a da yer verilir.
Bakara Suresi'nin 102. ayeti; "Süleyman'ın mülküne dair, şeytanların uydurup takip ettikleri şeylerin ardına düştüler. Halbuki Süleyman küfretmedi. Fakat o şeytanlar küfrettiler. İnsanlara sihir ve Babil'de Harut ve Marut adlı iki melek üzerine indirilen şeyleri öğretiyorlardı. Halbuki o ikisi, 'Biz ancak bir imtihan için gönderildik. Sakın büyü yapmaya cevaz verip de kafir olma' demedikçe bir kimseye öğretmezlerdi. İşte bunlardan, kişi ile karısının arasını ayıracak şeyler öğreniyorlardı. Fakat Allah'ın izni olmadıkça bununla kimseye zarar verebilir durumda değillerdi. Kendilerine zarar verecek, faydası dokunmayacak birşey öğreniyorlardı. Andolsun ki, onu her kim satın alırsa, ahirette onun bir nasibi olmadığını gayet iyi biliyorlardı. Fakat canlarını sattıkları o şey ne kötüdür, keşke bunu bilselerdi"
Büyü konusunda İslam dini bütün emir ve yasaklarıyla net ve açıktır. Herşeyin yeri ve makamı, hayatın düzeni, yaşanışı bellidir. Bu yüzden
büyüler konusuna girmeden önce kaybedebileceklerinizi enine boyuna düşünmeli, getirisi ve götüreceklerini terazide iyi tartarak karar vermelisiniz.
İslam bilginleri büyü
yapmayı Kur'an ve sünnete dayanarak büyük günahlardan saymışlardır. Hatta yapılan
büyünün küfrü gerektiren cinsten olması halinde yapanın da kafir olacağını söylemişler ve buna göre de çeşitli hükümler ortaya koymuşlardır.
İslam alimleri, sihir yapmayı, Kur'an ve Sünnete dayanarak büyük günahlardan saymışlardır. Hatta yapılan büyünün küfrü gerektiren cinsten olması halinde yapanın da kafir olacağını söylemişlerdir. Sihir öğrenmek ve öğretmek ise haram kılınmıştır. Ancak sihre karşı bir önlem alınması açısından olaya bakanlarsa, sihri bir ilim olarak öğrenmenin haram olmadığını savunmuşlardır. Hanefi Mezhebi alimlerinden bazıları da bu görüştedir.
İslam dini, kapalı, marjinal ve kişilere göre değişen, çeşitli anlamlara çekilebilen bir din değildir. İslam'ın bütün emir ve yasakları oldukça açık ve nettir. Her şeyin yeri ve makamı, hayatın tanzimi ve yaşanışı bellidir. Örneğin hastalıklar karşısında Kur'an'da ve Sünnet'te oldukça fazla yer alan tıp konuları yol göstermekte, tedavinin de bu yolla olacağı bildirilmektedir.
Fahreddin—i Razi tefsirinde sihrin sekiz çeşidini şöyle saymış:
1- Gildani sihri; semavi kuvvetlerle yeryüzüne ait güçlerin karışımı yoluyla meydana getirildiği söylenen ve tılsım adı verilen şeylerdir.
2- Evham sahiplerinin ve kuvvetli kişilerin sihirleri; insan ruhunun terbiye ile kuvvetlenip, tesir gücünün artacağını düşünenlerin büyüleri. Sihrin en tehlikeli olanı budur.
3- Ervah—ı ardıye; cinlerden yardım görme yoluyla yapılan sihirdir ki, bu yolla yapılan ve yapılacak sihirlerin varlığını inkar değil, kabul etmek gerekir.
4- Tahayyülat, yani gözü yanıltmak ve el çabukluğu denilen sihirdir ki, bunlara sihirden ziyade hokkabazlık ve şa’beze adı verilir. Bunun esası duyuları aldatmaktır.
5- Aletlerden istifade ederek acayip şeyler göstermek suretiyle ortaya konan sihir. Firavun’un sihirbazları böyle yapmışlardı; değnekleri civa ile doldururlarmış. Altlarından ısı verilince veya güneşin etkisiyle ısınan ipler ve değnekler hemen harekete geçip kaymaya ve yürümeye başlarmış.
6- Birtakım maddelerin ve ilaçların kimyevi özelliklerinden yararlanarak yapılan sihirlerdir.
7- Ta’lik kalb(kalbi çelme) suretiyle yapılan sihirdir. Sihirbaz kişinin duyu ve düşüncelerine etki ederek (ümit, korku) yapacağını yapar.
8- Koğuculuk, fitnecilik gibi el altından yürütülen gizli fitne ve tezvirat, akla, hayale gelmez bozgunculuk, vasıtalı veya doğrudan tahrikler ve aldatmalar ile yapılan sihirdir ki, halk arasında en bol ve en yaygın kısmı da budur.
Ebu'd Derya (r.a.)'dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte: "Allah Teala Hazretleri hastalığı da ilacı da indirmiştir. Ve her hastalığa bir ilaç vermiştir. Öyleyse tedavi olun. Ancak haram olan şeyle tedavi olmayın." buyurmuştur. Son cümlede geçen haram olan tedaviye büyü de dahildir.
|
SİTE MENÜSÜ
SİTEMİZİ PAYLAŞIN
AJANDA
« ekim 2024 » | pazar | pzt | sal | çar | preş | cuma | çmrt | | | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
İSTATİSTİK
toplam kişi: 1 ziyaretçiler: 1 üyeler: 0
|