RÜYA HAKKINDA AÇIKLAMALAR
Rüya Hakkında Bilgiler
Bilginler arasında hâlâ bir inceleme konusu olan
rüya,, insanların hayatında mühim bir rol oynadığı
inkâr edilmez bir gerçektir.
Rüya, her insanın tabiî bir ihtiyacı
olan uyku esnasında, zihinde beliren birtakım düşünce ve hayallerden ibarettir.
Rüyayı gören kimse, hakikaten bu
hayal âleminde yaşadığını sanır.
İnsanların uykuda gördükleri ve birbirine benzemeyen sayısız
rüyalar, bazen vuku bulmuş olayların tekrarlanması, bazen olması arzu
edilenlerin görülmesi gibi tabiî şekillerde olduğu gibi, saçma sapan, aklın
alamayacağı anormal şeyler de görülür.
Eski Yunan filozofu Heraklatyüs'ün rüya
hakkında şu sözü meşhurdur:
"Uyanık olan insanlar için tek bir dünya vardır. Uykuda olanların ise her
birinin ayrı âlemi vardır, onun içinde dönerler."
Meşhur psikolog Freud: "Rüya,
uykunun bekçisidir." diyor.
Rüya hakkında Batı bilginleri şu
malûmatı veriyor:
Rüyalar, uyanık iken geçen muhtelif
olayların şuuraltı yankılanmasıdır. Başka bir tâbirle rüya
günün tortusudur.
Rüya ruhî hayatın mühim bir
parçasıdır.
Bir insanın bütün hayatı tıpkı bir ceviz kabuğu gibi bir
rüya içine toplanabilir.
Rüya, insanoğlunun kendini tanımaya
başladıktan sonra hayal gücünü faaliyete geçiren ruhî bir olaydır.
Kontes Sirkof un, rüya
hakkında yazdığı bir eserden aldığımız şu satırlar dikkate şayandır:
"Bazıları rüyanın insan
muhayyelesinin doğurduğu birtakım hezeyanlar ve evhamlardan ibaret olduğuna
inanırlar. Halbuki bu yanlış bir inançtır. İnsan uyuduğu zaman cesedin
bağlarından kurtulan ruh muhakkak ki büyük bir rol oynamaktadır.
Rüyalar, uyanan adamın
düşünceleridir, onları gizli bir kuvvet iyiliğimiz için faaliyete getirmiştir.
Onun için her rüyanın bir mânâsı ve kendine has bir yorumu vardır."
İptidaî insanlar rüyalarında
atalarının veya insan üstü varlıkların kendilerini gösterdiklerini
sanırlar ve böylece ruhlar âlemi ile bağ kurduklarına inanırlardı.
Eski Mısırlılar, Güldanîler, İbranîler
rüyaların geleceği' haber verdiğine, rüyanın sihirli bir
kuvvet olduğuna inandıkları için rüya tâbirini bir bilgi dalı haline getirmiş ve
onu bir hayli genişletmişlerdi.
Hazret-i Yusuf'un hikâyesi bunun en bariz bir delilidir.
Hz. Yusuf henüz çocuk iken rüyasında
on bir yıldızla güneş ve kamerin kendisine secde ettiklerini görmüş ve bunu
ertesi gün babası Hz. Yakub'a anlatmış, o da bu rüyayı tâbir etmiş ve Hz.
Yusuf'un büyük bir makama erişeceğini ' ve on bir
kardeşiyle ana ve babasının, önünde hürmetle eğileceklerini
söyleyerek, bunu şimdilik kardeşlerinden gizlemesini istemişti.
Aradan yıllar geçmiş, Hz. Yusuf, Mısır Firavununun sarayında,
tâbir edip gerçek çıkan rüyaları
sayesinde büyük bir makama
geçmiş ve meşhur hikâyesinde belirtildiği gibi, Mısır'a gelen
kardeşleri ve ana babası huzurunda baş eğmişler ve böylece çocuk iken gördüğü
rüya hakikat olmuş.
Eski
çağlarda, rüyaya büyük önem veren
insanlar, ondan faydalanma yoluna gitmişlerdi. Öyle ki
rüya tabircilerinden uygun bir
netice almadan savaşa bile gitmezlerdi.
Büyük İskender, seferlerinde daima yanında birkaç
rüya tâbircisi
bulundururdu. Onlara, gördüğü rüyaları tâbir ettirip ona göre hareket ederdi.
Bir rivayete göre, muhasara ettiği bir kentin zaptı uzayınca
bundan vazgeçmek istemiş, fakat o sıralarda gördüğü bir rüyayı tâbir eden
yorumcuların zaferin yakın olduğunu söylemeleri üzerine savaşa devam etmiş ve
gördüğü rüya gerçekleşerek kaleyi
fethetmiş...
Rüyada, bazen görülen bir olay
insanın ruhunda derin bir ıstırap bırakır, meselâ bir cinayete veya bir yangına
şahit olunca, hemen uykusundan korku ile uyanır ve bir müddet o korkunç olayın.
tesirinden kurtulamaz, kendine gelip bunun bir rüya
olduğunu görünce içi rahat eder ve tekrar uykuya dalar.
Halbuki bu olayları uyanık iken görse, her ne kadar korku ve
heyecan geçirse de fazla ürkeklik duymaz ve rüyanın
ruhunda bıraktığı tepkiyi duymaz.
Rüyanın birçok tuhaflıkları vardır.
Rüyada insan olmayacak şeyleri görür,
yüzlerce yıl önce ölmüş meşhur bir şahsiyetle buluşur. Bir felâkete uğrayıp
acayip bir şekilde kurtulur. Bazen özlemini duyduğu gurbette olan yakınlarıyla
görüşür.
Rüyaların en hayret verici tarafı
sür'atidir. Aslında bir kaç saat hattâ birkaç gün süren bir hâdise, rüyada
birkaç dakika içinde olup biter.
Yapılan incelemelere göre bir rüyanın
süresi birkaç dakika ile bir saat kadardır. Vasati olarak yirmi dakika
devam eder.
Birçok hâdiseler rüya
görmemize sebep olur. Bunları uykudan önce ve uyku esnasında olan
hâdiseler diye iki kısma ayırabiliriz.
Uyumadan önce okuduğu bir cinaî romanın veya sinemada veya
tiyatroda gördüğü bir dramın etkisi altında kalıp korkunç bir
rüya görenler çoktur.
Yatmadan önce bir aşk romanı okumuş veya aşk filmi görmüş bir
kimsenin pembe bir rüya görmesi de
mümkündür.
Uyku esnasında vücuda dokunan şeyler de
rüya görülmesine sebep olur. Örtünün kayması, ayakların
üşümesi, burunun yastığa dokunması, iyi veya korkulu rüya
görmeye âmil olur.
Bazen bir çıngırak sesi, sokaktan geçen bir arabanın gürültüsü,
koku, ıslaklık, hararet çeşit çeşit rüyaların
görülmesine sebebiyet verdiği sabittir. Meselâ uyumakta olan bir adama
gül veya yasemin esansı koklatıldığında kendini hiç görmediği bir şehirde bir
çiçek bahçesinde veya bir ıtriyat mağazasında görebilir.
Uyuyan bir kimseye çimdik atılınca
rüyasında kolundan yaralandığını veya kolunun üzerine
düştüğünü görebilir.
Bir insan çocuk iken korktuğu şeylerin zaman zaman kendisini
göstermesinin de tesiri vardır. Çocukluğunda tesiri altında kaldığı bir olayın
yıllar sonra rüyasına girdiği'
görülmüştür.
Hatırlanan rüyalar daha çok uyanılacağı sırada görülen
rüyalardır. Sabaha karşı görülen
rüyaların açık, vazıh olması ondan ileri gelmektedir.
Derin bir uykuda iken görülen rüyalar
ekseriya unutulur. Rüyalar
umumiyetle renksiz olarak görülür, renkli rüyalar çok nâdir olarak görülür.
Aynı rüyalar, tekerrür edebilir, rüya
tâbircilerine göre bu gibi rüyalar uyarıcıdır.
Bir rüya görürken
uyanan bir kimsenin tekrar uyuduğu zaman o rüyanın
devamım görmesi mümkündür.
Rüyasında gördüğü şeyin ertesi gün
gerçekleştiğini görenler çoktur. Bu gibi rüyalar
ekseriya sabaha karşı görülür. Çünkü o zamana kadar vücut sindirim
ameliyesiyle meşguldür.
Rüyalarda geleceği
görebilir miyiz ?
İnsanoğlu'nun en büyük düşlerinden biridir, geleceği
görebilmek, okuyabilmek. Bu nedenle, bir çok ilim insanı bu sorunun
karşılığını bulabilmek için çeşitli sahalarda araştırmalar
yapmışlar ve bu araştırmalara devam etmektedirler.
Genellikle insanoğlu yeni bir hareketi, daha önceden yapmış
gibi, yeni gördüğü bir mekânı daha önceden görmüş hissine kapılır.
Bunu şöyle açıklayabiliriz; uyandığımızda hatırlayamadığımız
rüyaların bilinç altında gizli bir
yerden açığa çıkışı olarak. İşte bu hatırlayamadığımız
rüyaların bir yansımasıdır.
Bu konu öylesine derindir ki, yıllardır bu konuda maddi ve manevi alemin ilim
adanılan kafa yormaktadır.
Rüyaları yorumlamak
batıl bir inanış mıdır ?
İnsanoğlunun var olmasından itibaren, batıl inanışlar günümüze
kadar gelmiştir. Ancak biz bunu insanlığın belirli bir döneminden sonra ele
alırsak; bazı din adamları tarafından körüklenen bu boş inançlar, cahil
insanları sömürmek amacıyla çok tanrılı dinlerde bol bol kullanılmış olup bugün
bile kullanılmaktadır Artık atılan saçma sapan yalanlara bu yalanlar atanlarda
inanmış durumdadırlar.
Rüyalarımız bedenen ve ruhen
yaşadığımız şeylerdir ve bunu yorumlamak ya da yorumlatmak bize iyiyi, doğruyu,
maneviyatı ve sağlıklı ibadeti öğrettiği gibi kötülüklerin neler olduğunu nasıl
sakınmamızı da öğretir.
Rüyaları ne zaman ve ne sıklıkta görürüz ?
İnsanın bir gününün nasıl geçtiği ne bağlı olsa bile, genellikle 8 saat uyuduğumuzu varsayarsak; bu zaman içerisinde 4-5 defa çeşitli aşamalardan geçerek oluştuğunu söyleyebiliriz.
Bilimsel olarak rüyalar genellikle "REM" adı verilen, uykunun belli bir safhasında görülür. Bu aşamada göz kapaklan kapalı olup, ancak gözler hızlı bir şekilde hareket eder. Görülen
rüyanın etkisine bağlı olarak konuşma, bazı organlarda
istem dışı refleks, hatta uyurgezerlik bile görülebilir.
Ancak şunu da unutmamak lazım, insan bedeninin ve ruhunun günlük yaşamdan aşın şekilde etkilenmesi durumunda da kısa bir şekerlemede dahi
rüya görülebilir.
Kâbus ile rüya
arasında ne fark vardır.
Kâbus genellikle günlük yaşamında, daha çok ekonomik, sosyal ailevi, hissi sıkıntıları aşın olan, gün boyu stres yaşayan, alışkanlık yapan ve sürekli alınan ilaçlara, alkol ve madde bağımlılığından vaz geçme, ağır ya da kritik hastalıklarda ve buna bağlı olarak ölüm korkusu gibi durumlarda görülür.
Organizma, aşın çalışmaya başlar, nabız yükselir, kalp atışı sıklaşır, aşın terleme, sık nefes alma hatta ağlama şeklinde kendini gösterir.
İnsanlar yukarda izah ettiğimiz nedenlerden kurtulunca da kâbus görmeler de ortadan kalkar.
Rüyalar nasıl sınıflandırılır ?
Bu pek kolay olmasa bile, asgari bir genelleme yapılabilir. Buna neden ise şudur;
rüyalar, din adanılan, psikanalistler tarafından farklı şekillerde yorumlanmaktadır. BİT de buna doğu ve batı gibi farklı kültür anlayışlarını eklersek sınıflandırmanın oldukça zor olduğunu söyleyebiliriz. Ancak yukarda söylediğimiz gibi asgari bir sınıflandırma şöyle olabilir.
Kısa uyku rüyaları :
Şekerleme diye tabir ettiğimiz uyku esnasında görülür. Yemekten sonra çöken ağırlıkla ya da yorgunluk atmak için yattığımızda görülür. Bu durumda az rüya görülse de, bunlar neşeli ve zevkli
rüyalardır. Uyanıldığı zaman ise hemen hatırlanır.
Şeytanlı ve perili rüyalar :
Kâbus görmedikçe rüyalarımızda
gördüğümüz, cinler, periler, şeytanlar ve benzer yaratıklar bizi rahatsız etmez. Hatta uyandığımızda kendimizi rahatlamış hissederiz.
Nahoş ve utandırıcı rüyalar :
Genellikle cinsellikle ilgili rüyalardır. Tedirgin edici bir uyku esnasında görülür. Uyanıldığında hatırlanmak istenmese bile akla gelir ve insanı utandırır.
Uyku sonu rüyaları :
Uyanmaya yakın görülen, cinli ve perili
rüyalardır. Rahat bir uyku halindeyken ancak, nadiren görülür ve hatırlanır.
Sağlığa bağlı rüyalar :
Bunlar genellikle rüyadan çok kâbus'a benzer. Bedensel ve sinirsel rahatsızlıklara bağlı olarak görülür.
Hoş ve zevkli rüyalar :
Sabaha karşı son uyku demlerinde görülür. İyi bir uykudan sonra zinde kalkılırsa tamamen hatırlanır. Kendinizi lunaparktan çıkmış gibi hissedersiniz bu da
bedenen ve zihnen insanı rahatlatır.
Duygu yüklü rüyalar :
İnsanların duygusal yaşantısındaki duruma göre değişir. Bazen mutlulukla, bazen de huzursuzlukla uyanılır. Bu
rüyalarda bilinçaltımız tarafından uyarılma güdüsü de vardır. Beynimizdeki oto-kontrol yüzünden bazen hatırlanmayabilir.
Tedirginlik veren rüyalar :
Gergin bir ortamda zor uyku sonrasında görülür. Nadiren görülse bile hatırlanmak
istenmeyecek kadar rahatsızlık veren rüyalardır. Ancak, bütünüyle hatırlanır.
Önemsiz rüyalar :
insan yaşamını pek etkilemeyen basit, gelişigüzel rüyalardır.
Cinsel rüyalar :
Cinsel dürtülere bağlı olarak görülen, baskılı ve gemlenmiş
cinsel isteğin ortaya çıkmasıyla oluşur.
Rüya esnasında görme duyusunun fonksiyonu nedir ?
Hatıralarımızı gözümüzün önünde canlandırdığımız zaman, hafızamızdan pek çok şeyin, bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçip gittiğini görürüz. Bu beynimizle algılayıp, gözlerimizle hafızamıza gönderdiğimiz şeylerin tekrar
gözlerimiz tarafından, yeniden görüyormuş gibi hissetmemizi sağlar.
Gözlerimiz diğer duyulanınıza göre, çok daha fazla işleve sahiptir.
MEDYUM
MEHMET ALİ HOCAYA ULAŞMAK İÇİN MSN DESTEK LİNKİNİ TIKLAMANIZ YETERLİ
tel:05326090710-05054056367-05414056367